NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
أَنَّهَا
قَالَتْ
إِنَّ
أَزْوَاجَ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
حِينَ
تُوُفِّيَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَرَدْنَ
أَنْ
يَبْعَثْنَ
عُثْمَانَ بْنَ
عَفَّانَ
إِلَى أَبِي
بَكْرٍ
الصِّدِّيقِ
فَيَسْأَلْنَهُ
ثُمُنَهُنَّ
مِنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَتْ
لَهُنَّ
عَائِشَةُ
أَلَيْسَ
قَدْ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا نُورَثُ
مَا
تَرَكْنَا
فَهُوَ صَدَقَةٌ
Hz. Aişe'den demiştir
ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
vefat edince, hanımları Hz. Osman'ı Ebû Bekir Sıddık'e göndererek O'ndan, Nebi
(s.a.v.)'in malının sekizde birini (kendilerine) isteyivermesini
kararlaştırmışlar. Bunun üzerine Hz. Aişe onlara Rasûlullah (s.a.v.)
"Bizim malımıza
varis olunmaz. Bizim bıraktığımız sadakadır-" buyurmadı mı?- demiş.
İzah:
Buhârî, humus, fedaili
ashabinnebiyy, megazi, nafakat, feraiz, l'tisam; Müslim, ciiıad ; Tirmizî, siyer;
Nesâî, fey; Muvatta, kelam; Ahmed b. Hanbel 1-4, 6, 9,10, 25,47,49,60,162,164,
179,191, 208 11-463 VI-145, 262.
Burada "Hz. Nebiin
hanımlarının, Hz. Ebû Bekir'den, Hz. Nebiin malının sekizde birini istemeye
karar verdikleri" ifade edilirken, Müslimin Sahihinde, "Hz. Ebû
Bekir'den Hz. Nebiin mirasım" istediklerinden bahsedilmektedir. Bu iki
rivayet arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü Hz. Nebiin hanımlarının Hz. Ebû Bekir'den
istedikleri, Hz. Nebiin malının sekizde birinden maksat, onun mirasıdır. Çünkü
kadınların, kocalarının mirasından kendilerine düşen pay, malın sekizde
biridir. Eğer kocalarının çocuğu yoksa o zaman bu pay dörtte birdir.'
Daha önce de
açıkladığımız gibi, Nebilerin mallarının mirasçılarına kalmayıp sadaka
olmasının hikmetini, ulema şöyle açıklamıştır: Eğer Nebilerin malları
mirasçılara kalsaydı, bu mirasçılar arasında peygamberlerin bir an önce vefat
etmesini arzu edenler çıkabilirdi. Bu da onların helakine sebep olurdu. Ayrıca
Nebilerin mallarının miras yoluyla yakınlarına intikal ettiğini görenler,
Nebilerin yakınlarını zengin etmek için çalıştıkları vehmine kapılarak
Nebilerden ve onların getirdiği dinlerden nefret ederlerdi. Bu da yine onların
felaketine sebep olurdu. Her ne kadar Kur*ân-ı Kerîm'de "Süleyman Davud'a
mirasçı oldu."[Neml 16] buyrulmuşsa da, Kur*ân-ı Kerîm'de bahsedilen
mirasdan muradmal değil, Nebilik, ilim ve hikmettir.